Menenjit (beyin zarlarının iltihabı), ensefalit (beynin iltihabı):

Çeşitli mikropların beyinde ve beynin zarlarında yerleşmesi sonucunda oluşur. Bunu yapan bakteriler, virüsler genellikle solunum yolu ile alınıp boğaza yerleştikten sonra bu hastalıklara yol açarlar. Bazan kulak iltihabı, sinüzit gibi baş-boyun bölgesindeki mikroplar da beyne geçebilir.

Belirtileri nelerdir?
Ateş, kusma, baş ağrısı, dalgınlık veya uykuya eğilimli olma, havale gibi belirtilerle başlar. Küçük bebeklerde belirtiler silik olabilir: örneğin ilk aylarda sadece bebeğin emmesinin bozulması bile şüphelendirmelidir.

Tanı nasıl konur?
Bu hastalıkların teşhisinde beyin-omurilik sıvısının incelenmesi için belden su alınması (lomber ponksiyon) gerekir. Burada görülen bulgulara göre mikrobun cinsi saptanır ve özel tedavi verilebilir.

Aşı ile korunulabilir mi?
Menenjit mikroplarının önemli bir kısmına karşı aşı vardır. Bunların uygulandığı ülkelerde menenjit belirgin derecede azalmıştır.

Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) (Prof Dr Banu Anlar, Prof Dr Şakir Altunbaşak)

Subakut sklerozan panensefalit (SSPE) kızamık mikrobunun yol açtığı bir beyin hastalığıdır. Çocuklukta geçirilen kızamığın ağır ya da hafif olması SSPE oluşma riskini etkilemez. Hatta döküntü olmadan (gizli) geçirilmiş kızamıklardan sonra da SSPE olabilir. Kızamıkların %20'ye varan bir oranı, döküntü olmadan seyretmekte ve tanı almamaktadır. Kızamık hastalığının ülkemizde azalmış olması ile birlikte SSPE de azalmaktadır. Tamamen ortadan kaldırılması için kızamık aşısının çocukların tümüne yapılması gerekir. Kızamık aşısını yaygın olarak uygulayan ülkelerde SSPE hastalığı görülmemektedir.

Aşı mı neden olmaktadır?
SSPE kızamık mikrobunun beyinde yaptığı bir enfeksiyondur, kızamık aşısından kaynaklanmaz.
Yaygın aşılama ile kızamık önlenir. Bir toplumda kızamık aşısı yapılan çocukların sayısı ne kadar çoksa o toplumda kızamık ve dolayısıyla SSPE görülme ihtimali o kadar azdır.

Kızamık aşısının zararı yok mudur?
Kızamık aşısı ne SSPE’ye, ne de otizm gibi beyin hastalıklarına yol açmaz.

SSPEnin belirtileri nelerdir?
Önceden normal gelişimi olan bir çocukta (ya da gençte) birkaç hafta - birkaç ay içinde gelişen dengesizlik, yürümede bozulma, unutkanlık, konuşmanın anlaşılamaması ve azalması, davranış değişikliği gibi önce psikolojik olarak yorumlanabilecek belirtiler görülebilir.

Ani nöbetler, başın sanki uykusu gelmiş gibi öne doğru düşmesi ya da vücutta silkinme şeklinde çok kısa süreli nöbetler en tanımlayıcı belirtilerdir.

SSPEde tanı için ne gerekir?
EEG uyku ve uyanıklık dönemlerini kapsayacak şekilde, bazan iğne yapılarak çekilmelidir.

Tanıda mutlaka gereken tetkik, belden alınan suda (beyin-omurilik sıvısında) vücudun kızamık mikrobuna karşı yaptığı maddelerin (antikor) ölçülmesidir (belden su alınmasının sağlık açısından önemli bir riski yoktur: doktorunuza da sorunuz).

SSPE neye yol açar, ileride ne olur?
SSPE hastalığı genellikle aylar, bazen yıllar içinde ilerleyici bir hastalıktır. Hasta bir süre sonra yürümeyi ancak yardımla yapabilen, bir süre sonra sadece oturabilen ve daha geç dönemde yatalak duruma gelebilir. Ancak bazı hastalarda (yaklaşık 10 hastadan birinde) ilerleme olmamakta, hastalıkta duraklama, hatta kendiliğinden iyileşme görülebilmektedir. Verilen tedaviler bu olasılığı arttırmaktadırlar.

Konuşma bozulmakla birlikte anlama genellikle tamamen kaybedilmez. Hasta
konuşulanları anlayabilir, gülebilir, üzüntülü konuşmalarda üzülür. Onunla konuşulması, sevdiği müziklerin ve televizyon programlarının açılması, ailenin oturduğu odada bulundurulması, dış ortamlara, açık havaya çıkarılması hem beden, hem ruh sağlığı için yararlı olur.

Beslenmenin önemi var mıdır?
Kısıtlı bir yiyecek yoktur. Sevdiği besinleri, özellikle fazla yağlı olmayan, sindirimi kolay olanları rahatça tüketebilir. Kabızlık sık rastlanan bir şikayet olduğundan zeytinyağı, yeşil sebze ve meyve almaları çok önemlidir.
Hastalığın ileri dönemlerinde yutma bozulmaya başlarsa yumuşak, küçük parçalar halinde verildiğinde yemesi kolaylaşır. Püre haline getirilmiş yiyeceklerle, gerektiğinde tıbbi mamalar eklenerek hastaların çoğunda ağızdan beslenmeye devam edilebilmektedir. Hastalığın ileri dönemlerinde bile hastalarımızın ağız tatlarının devam ettiğini, önceden sevdikleri yiyecekleri tercih ettiklerini, sevmediklerini ise reddettiklerini görmekteyiz.

Tedavisi var mıdır?
Bugün için hastalığın tam ve kesin çözümü olacak bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalığın ilerlemesini durdurabilen, bir miktar iyileşme sağlayabilen tedavi yöntemleri uygulanmakta, bunlarla %20 veya 30 hastada bir miktar yarar sağlanabilmektedir.
Bu ilaçlar hastanın yaşına, kilosuna, ailenin temin etme olanaklarına göre ağızdan alınan veya iğne şeklinde seçilen ilaçlardır.

Diğer ilaçlar:
Ağızdan alınan epilepsi ilacı grubundan bazı ilaçlar düşmeleri önlemede en etkin ilaçlardır.

Fizyoterapiye erken, hatta hafif dengesizlik döneminde başlanırsa, hasta ileride yürümeyi kaybetse bile oturmasını koruyabilir, ağrı, şekil bozukluğu ve aşırı kasılması olmaz. Evde uygulanan masajlar, kol-bacaklara, el ve ayaklara çekme ve uzatma, açıp-kapama hareketleri her gün yaptırılırsa, ellere bileklik gibi el ve diz destekleri günde birkaç saat kullanılırsa eklem kireçlenmeleri, buna bağlı ağrılar önlenebilir.

 

ENFEKSIYONDAN SONRA ve ENFEKSİYONA BAĞLI OLARAK ORTAYA ÇIKAN SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM)
Ateşli bir hastalık veya aşıdan 1-3 hafta sonra ortaya çıkar: ateş, kusma, huzursuzluk, bilinçte bozulma, havale, görme bozukluğu gibi belirtilerle kendisini gösterir. Bu belirtiler, daha sık görülen menenjit (beyin zarlarının iltihabı), ensefalit (beynin iltihabı) ile benzerlik gösterir.

Tanıda manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve belden su alınması (lomber ponksiyon) özellikle ensefalitlerden ayırmada, yani beyinde o anda mikrop bulunup bulunmadığını anlamada en önemli yöntemdir. Ayrıca bazı kan tetkikleri gereklidir.

ADEM genellikle arıza bırakmadan iyileşir; dikkat eksikliği, görme kusurları, kol veya bacaklarda güçsüzlük, epilepsi gibi arızalar kalabilme olasılığı %3-30 arasında değişmektedir. İyileştikten 1-3 ay sonra tekrarlayabilir.

Tedavisinde erken dönemde kortizon türü ilaçlar verilmesi önerilmektedir.

Guillain-Barre sendromu (sinir iltihabı):
İshal, boğaz ağrısı gibi sık görülen tipte bir enfeksiyondan 2-3 hafta (ortalama 12 gün) sonra güçsüzlük, özellikle yürüme güçlüğü ile başlar. Küçük çocuklarda sadece basamama, basmayı reddetme olabilir. Güçsüzlük genellikle bacaklarda başlayıp birkaç gün içinde yukarı, kollara doğru ilerler. İfade edebilecek yaşlardaki çocuklar el-ayaklarının uyuştuğunu ya da ağrıdığını söyleyebilirler (%20). Gözde kayma veya yüz felci de eşlik edebilir.

İlerleme evresi 1-4 hafta sürer. Birkaç haftalık bir duraklama döneminden sonra iyileşme başlar. Genel seyir iyi huylu olup yaklaşık %80 hastada düzelme beklenir. Ancak bazı hastalarda bir miktar güçsüzlük kalabilir. Nadiren, hastalığın ağır olması halinde, özellikle hastaneye başvuru anında ileri derecede güçsüzlüğü ve solunum sıkıntısı olan hastalarda ölümle de sonuçlanabilmektedir.

Teşhiste belden su alınması (lomber ponksiyon) önemlidir. Gerekirse sinirlerin elektrik iletimini ölçmek için EMG adı verilen tetkik yapılır. Küçük çocuklarda güvenilirliği daha az olup, biraz rahatsızlık veren bir tetkik olduğu için zorunlu haller dışında yapılmaması önerilir.

Bu hastalık aşılamanın yaygınlaşması ile ülkemizde ortadan kalkan poliomiyelit (çocuk felci) ile ve omurilik hastalıkları ile karışabilir. Bacaklarda iki taraflı ve tam hissizlik, şiddetli bel ağrısı, idrar-dışkı kaçırma ya da yapamama durumu daima omurilik hastalıklarını düşündürmeli, ACİL olarak omurilik tomografi ya da MRGsi çekilmelidir.

Tedavide öncelikle hastalığın ilerleme evresinde hastanın gözlem altında tutulması gerekir, çünkü güçsüzlük ilerleyerek solunum kaslarını tutabilir. Bu nedenle erken evredeki hastalar hastaneye yatırılmalı, solunuma yardımcı cihazlar başında hazır bulundurulmalıdır. Hastalığın ilk 1 haftası içinde verilen intravenöz immünglobülin (IVIg) hastalık süresini kısaltmaktadır.

Hastalığın sonucunu belirleyen en önemli faktör destekleyici bakımdır: kol-bacaklara uygun pozisyon verilmesi, yatak yaralarının, hareketsizlikten kaynaklanabilecek idrar yolu enfeksiyonlarının, böbrek taşlarının, akciğer enfeksiyonlarının önlenmesi, hastanın ağrısı yoksa hemen rehabilitasyona başlanması gerekir.